Bekir Zorba
Köşe Yazarı
Bekir Zorba
 

Trump Küreselci Savaşı

“ Her uygarlığın en yüksek noktasında, çöküş de belirir”     Ekranlara yansıyan ABD’deki şiddet görüntüleri insanları hayli şaşırttı. Genellikle geri kalmış ülkelerde ya da gelişmekte olan ülkelerde görmeye alıştığımız olaylar, bu kez kapitalizmin mabetlerinde belirmeye başladı. İnsanların çoğunluğunda bir ‘oh olsun’ duygusu hakim. Öyle ya bugüne değin milyonlarca mazlum insan kötücül ABD sisteminin bilinçli çabaları ve emelleri uğruna öldürüldü. Ülkeler kan gölüne döndü, harabeye çevrildi. Üstelik bu mezalim yüz yıla yakın süredir de devam etmektedir… Ekranları başında bizler ‘oh olsun’ derken, aslında önemli bir ayrıntıyı atlıyoruz. Bilmeliyiz ki ABD halkının önemli bir bölümü de yine kendi sistemlerinin mağdurudur. Küçük bir azınlık hem kendi ülkesi içindeki hem de dünya sathındaki insanları sömürüp, kontrol altında tutuyor.   Burada dünya kamuoylarının dikkatinden kaçan önemli bir şey var. İnsanlar ABD’yi, oradaki sistemi ve devlet aygıtını tek vücut sanıyor. Oysa orada başkan Trump ile küreselci klik arasında farklı dengeler, iktidar ve güç mücadelesi var. Birçok insan yığılan haberler arasında sıkışıp kaldı. Çoğu zaman bilgi bombardımanı altındayız ve bunları tasnif etmekte zorlanıyoruz. Oradaki güç mücadelesi yaklaşan başkanlık seçimleri dolayısıyla (Kasım 2020) daha da alevleneceğe benziyor.   Küreselciler ellerindeki onca imkanla saldırıyorlar. Bunlar çok uluslu sermayeyi, şirketleri, finans sistemini ve daha birçok şeyi elinde tutan, dünyaya iyice yayılmış hemen tüm kurumlara ve devletler ağına sızmış, tek dünya devletine doğru hamleler yapan bir organizasyondur. Karşılarında ise ulus devlet statülerini sürdürmek isteyen, daha gelenekçi, millici, daha bağımsızlıkçı bir kesim var. Bu kesim tabii ki ellerindeki gücü devretmek ve dijital dünyada modern köle olmak istemiyor.   Hatırlarsanız Trump, ilk seçim kampanyasında birçok vaatte bulunmuştu. Ülkesini yeniden diriltmek, ayağa kaldırmak istiyordu. Buna çeşitli ülkelerde bulunan askeri varlığını geri çekmekte dahildi. Trump, başta Çin gibi başka ülkelere kaydırılmış üretim tesislerini, yeniden ülkeye getirmek, askerlerini çekerek savunma harcamalarından kısmak, parayı da ülkesinin hantallaşmış, eskimiş alt ve üst yapısını yenilemeye ayırmayı düşünüyordu. Trump ayrıca tüm gereksiz harcamaları kısmayı ve bunu halkının refahına sunmayı vaat ediyordu. Örneğin, uluslar arası para yutan, mafyalaşmış örgütlere ayrılan ödenekleri azaltmayı ya da tamamen kesmeyi istiyordu. Birleşmiş Milletler, Dünya Sağlık Örgütü, Nato bunların başında geliyor. Kısaca Trump ‘içe dönmeyi’ planlıyordu.   Biliyorsunuz Trump, Suriye’den çıkma kararı almıştı. Hatta ‘Ortadoğu’da ne işimiz var. Oralara çok para harcadık’ demişti. Ardından Pentagon onu yalanlayan açıklamalar yaptı. Çekilmeyi bir biçimde engelledi. Yeryüzüne yayılmış 800 Amerikan üssü adeta para yutan bir canavardır. ABD derin devleti o üsler aracılığıyla olmadık dümenler çevirmekte bu kurulu çark, askeri ve sivil bürokratlara büyük paralar, imtiyazlar sağlamaktadır. ABD derin devleti küreselci elit ile uyum içinde davranmakta, başkanlarının politikalarını bile pek umursamamaktalar.   Klikleşmiş küreselci ağ, askeri kademe ile beraber Trump’a karşıdır. Onu azletmek dahil birçok senaryoyu devreye soktular. Şimdiki sokak çatışmalarını da aynı minvalde değerlendirmek gerekir. Çünkü onlar için ulus devletler, millet veya din kavramları hiçbir şey ifade etmiyor. Onlar ulus devletleri etkisiz kılarak, kendi para birimlerini, teknolojilerini ve ideolojilerini ki ‘tanrılaşmaya’ varan hedefleri var, mümkün kılmak istiyorlar. Bu amaçla her türlü enstrümanı, savaşlar, krizler, salgınlar, terör ve akla gelebilecek tüm istikrarsızlaştırma, itibarsızlaştırma araçları ile saldırıyorlar…   Küreselciler Çin’i teknoloji, inovasyon ve üretim merkezi olarak seçmiştir. Onların bir dünya devleti kurma hevesinin önünde başta, şu anki ABD hükümeti duruyor.  Dünyayı kontrol etmenin yolu, hala askeri ve ekonomik hegemonyayı elinde tutan ABD’den geçmektedir. Küreselciler, nihai hedeflerine Trump’sız bir ABD hükümeti ile daha kolay ulaşacaklarını düşünüyor. İşte orada kopan kıyametin asıl nedeni budur.   
Ekleme Tarihi: 06 Haziran 2020 - Cumartesi

Trump Küreselci Savaşı

“ Her uygarlığın en yüksek noktasında, çöküş de belirir”

 

  Ekranlara yansıyan ABD’deki şiddet görüntüleri insanları hayli şaşırttı. Genellikle geri kalmış ülkelerde ya da gelişmekte olan ülkelerde görmeye alıştığımız olaylar, bu kez kapitalizmin mabetlerinde belirmeye başladı. İnsanların çoğunluğunda bir ‘oh olsun’ duygusu hakim. Öyle ya bugüne değin milyonlarca mazlum insan kötücül ABD sisteminin bilinçli çabaları ve emelleri uğruna öldürüldü. Ülkeler kan gölüne döndü, harabeye çevrildi. Üstelik bu mezalim yüz yıla yakın süredir de devam etmektedir… Ekranları başında bizler ‘oh olsun’ derken, aslında önemli bir ayrıntıyı atlıyoruz. Bilmeliyiz ki ABD halkının önemli bir bölümü de yine kendi sistemlerinin mağdurudur. Küçük bir azınlık hem kendi ülkesi içindeki hem de dünya sathındaki insanları sömürüp, kontrol altında tutuyor.

  Burada dünya kamuoylarının dikkatinden kaçan önemli bir şey var. İnsanlar ABD’yi, oradaki sistemi ve devlet aygıtını tek vücut sanıyor. Oysa orada başkan Trump ile küreselci klik arasında farklı dengeler, iktidar ve güç mücadelesi var. Birçok insan yığılan haberler arasında sıkışıp kaldı. Çoğu zaman bilgi bombardımanı altındayız ve bunları tasnif etmekte zorlanıyoruz. Oradaki güç mücadelesi yaklaşan başkanlık seçimleri dolayısıyla (Kasım 2020) daha da alevleneceğe benziyor.

  Küreselciler ellerindeki onca imkanla saldırıyorlar. Bunlar çok uluslu sermayeyi, şirketleri, finans sistemini ve daha birçok şeyi elinde tutan, dünyaya iyice yayılmış hemen tüm kurumlara ve devletler ağına sızmış, tek dünya devletine doğru hamleler yapan bir organizasyondur. Karşılarında ise ulus devlet statülerini sürdürmek isteyen, daha gelenekçi, millici, daha bağımsızlıkçı bir kesim var. Bu kesim tabii ki ellerindeki gücü devretmek ve dijital dünyada modern köle olmak istemiyor.

  Hatırlarsanız Trump, ilk seçim kampanyasında birçok vaatte bulunmuştu. Ülkesini yeniden diriltmek, ayağa kaldırmak istiyordu. Buna çeşitli ülkelerde bulunan askeri varlığını geri çekmekte dahildi. Trump, başta Çin gibi başka ülkelere kaydırılmış üretim tesislerini, yeniden ülkeye getirmek, askerlerini çekerek savunma harcamalarından kısmak, parayı da ülkesinin hantallaşmış, eskimiş alt ve üst yapısını yenilemeye ayırmayı düşünüyordu. Trump ayrıca tüm gereksiz harcamaları kısmayı ve bunu halkının refahına sunmayı vaat ediyordu. Örneğin, uluslar arası para yutan, mafyalaşmış örgütlere ayrılan ödenekleri azaltmayı ya da tamamen kesmeyi istiyordu. Birleşmiş Milletler, Dünya Sağlık Örgütü, Nato bunların başında geliyor. Kısaca Trump ‘içe dönmeyi’ planlıyordu.

  Biliyorsunuz Trump, Suriye’den çıkma kararı almıştı. Hatta ‘Ortadoğu’da ne işimiz var. Oralara çok para harcadık’ demişti. Ardından Pentagon onu yalanlayan açıklamalar yaptı. Çekilmeyi bir biçimde engelledi. Yeryüzüne yayılmış 800 Amerikan üssü adeta para yutan bir canavardır. ABD derin devleti o üsler aracılığıyla olmadık dümenler çevirmekte bu kurulu çark, askeri ve sivil bürokratlara büyük paralar, imtiyazlar sağlamaktadır. ABD derin devleti küreselci elit ile uyum içinde davranmakta, başkanlarının politikalarını bile pek umursamamaktalar.

  Klikleşmiş küreselci ağ, askeri kademe ile beraber Trump’a karşıdır. Onu azletmek dahil birçok senaryoyu devreye soktular. Şimdiki sokak çatışmalarını da aynı minvalde değerlendirmek gerekir. Çünkü onlar için ulus devletler, millet veya din kavramları hiçbir şey ifade etmiyor. Onlar ulus devletleri etkisiz kılarak, kendi para birimlerini, teknolojilerini ve ideolojilerini ki ‘tanrılaşmaya’ varan hedefleri var, mümkün kılmak istiyorlar. Bu amaçla her türlü enstrümanı, savaşlar, krizler, salgınlar, terör ve akla gelebilecek tüm istikrarsızlaştırma, itibarsızlaştırma araçları ile saldırıyorlar…

  Küreselciler Çin’i teknoloji, inovasyon ve üretim merkezi olarak seçmiştir. Onların bir dünya devleti kurma hevesinin önünde başta, şu anki ABD hükümeti duruyor.  Dünyayı kontrol etmenin yolu, hala askeri ve ekonomik hegemonyayı elinde tutan ABD’den geçmektedir. Küreselciler, nihai hedeflerine Trump’sız bir ABD hükümeti ile daha kolay ulaşacaklarını düşünüyor. İşte orada kopan kıyametin asıl nedeni budur. 

 

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve inovatifhaber.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.