Bekir Zorba
Köşe Yazarı
Bekir Zorba
 

Turizmi Kim Baltalıyor?

   Haberi iki ayrı gazetede okuyunca, iyice dikkatimi çekti. “ Bodrum sadece pahalılığıyla haber oluyor” başlıklı haber şöyle devam ediyor. Londra’dan tatil için Bodrum’a gelen İngiliz Andrew Macton; beş kişi birer balık birer biraya, bin 850 lira hesap vermiş. Sonra bir kafede oturup beş kişilik dondurmaya da 200 lira ödemiş. İngiliz turist; “ bu fiyatlar Londra’nın en lüks semtlerinden bile pahalı” diye sitemini dile getirmiş. Ve bir daha Bodrum’a gelmeyi düşünmeyeceğini ilave etmiş.    Şimdi içinizden bazıları e orası Bodrum oraya giden bu fiyatlara razı olmalı diyebilir. Ancak Mersin koşullarında da fiyatlar epey yukarıda. Ramazan Bayramı’nda Berlin’den kız kardeşim ve yeğenlerim geldi. İki hafta onlarla birlikte, Erdemli’deki yazlığımızda kaldık ve ara ara yakın yerlere günübirlik gidiş- gelişler yaptık.    Hemen söylemeliyim bayramda her yer dolu idi. İnanın yazlıklarda site içlerinde hatta dışarılarda bile park yeri bulmakta zorluk çektik. Gerek yuırtdışından gerek yurtiçinden insanlar akın akın gelmişlerdi.    Turizm bölgeleri denince akla güzelliklerin yanı sıra, pahalılık, denetimsizlik ve çevre kirliliği gelir. Söz konusu derbederlik olunca, Mersin kendini hemen belli eder. Dünya güzeli, doğa harikası yerler, tarihi zenginlikler… Arabesk zihniyetin ve şark kurnazlığının kıskacında bir türlü istenilen konuma yükselemez. Bakımsızlık ve denetimsizlik hemen göze çarpar. Bir de buna değerli esnafımızın iş bilirliği eklenince, al sana “ ileri seviyede bir turizm anlayışı”.    Şu esnafımız nasıl tanımlanır bilmiyorum. Hani gazeteler çoğu zaman yazar; esnaf kan ağlıyor ya da esnafın feryadı gibi başlıklar çıkar öne. Fakat belki de esnaf kardeşimiz daha iyisini hak etmiyordur. Kim bilir? Bir hafta aralıkla aynı dükkanda, aynı kişi sinek ilacına, iki ayrı fiyat çekti. Bir hafta önce dört liraya aldığım ilaca bu kez beş lira istedi. Uyardığımda “ kusura bakma abi seni hatırlamadım” dedi. Araba kiralayan kardeşimiz; günlüğü 60- 70 lira olan küçük Peoget 206’ ya yüz lira istedi. Yüz lira çok değil mi? İtirazım üzerine; “ abi müsaade et de şu iki ayda kazanalım nasıl olsa yılın on ayı yatıyoruz” diye karşılık verdi. Anlayacağınız turizm sezonunun kısalığının ceremesini yazlıkçılar çekmek zorunda. Değerli esnafımız iki ayda, on iki aylık ciro çekmeli ki zararını telafi etsin.    Cennet- Cehennem yolu üzeri her yer sıkma- börekçi ve önlerinde değnekçiler buyur ediyor… Öyle ki dağ- taş börekçi dolmuş, birbirlerinin işlerini öldürüyorlar. Astım Mağarası merdiveni bana sanki gidiciymiş gibi geldi. Kanaatimce elden geçmesi gerekiyor. İçerideki aydınlatma ise yetersiz. Çıkıştaki sıkmacının işleri iyi e nede olsa tam mağaranın girişinde ve fiyatlarda ona göre. İki börek, iki sıkma, iki su, iki ayran, bir kola ve bir çay 27 lira. Ben “ bak kardeş turist işi olmasın“ dediğimde “abi canın sağ olsun sen 25 lira ver yeter “ dedi. Ardından tantunici isim vermeyeyim, güya Mersin’in en meşhuruymuş. Orada yedi tantuni, iki ayran, üç kola ve 58,5 lira hesap. Bayat malzeme, özensiz hizmet , lakayt davranışlar… Bir daha üste para verseniz gitmem. Asabım ve midem bozuldu.    Künefecide fiyatlar; üç künefe, iki çay, beş küçük su 23,5 lira. Fiyatlar makul diyeceklere, bu şehirde 12 saat çalışana, 25 lira yövmiye veriliyor haberiniz olsun! Bir şey daha dikkatimi çekti. Adisyonlar buçuklu geliyor önünüze ki üstü bahşiş kalsın. Yani ayarlama müthiş. Tekne gezisin de ise gürültü ve kalitesizlik hakimdi. Ayrıca müşterinin doğrudan cebini hedef alan çabalar vardı.    Bu arada Kızkalesi’ne ayrı bir parantez açmak lazım. Şehri idare edenlere sesleniyorum. Acaba oralardan hiç geçiyorlar mı? Mersin’in en gözde yeri ama maalesef işgal edilmiş. Bırakın plaja , denize inmeyi koskoca Kale’de araba koyacak yer bulamadık. Değnekçi istilasına uğramiş Kale’miz. Kale feth edilmiş duyan yok! Normal şartlarda, normal vatandaşın, normalden kastım; şöyle asgari ücretli, emekli veya tek maaşlı arabasız bir insanın ; Mersin’in o güzelliklerinden istifade etmesi mümkün değil. Türkiye’de enflasyon yüzde 8-10 bandında seyrediyor diyenler. Ya para saymasını bilmiyor ya da iktidara yalakalık yapıyorlar. Avrupalılar bile bizim fiyatlara hayret ediyor. Bodrum’daki Mr. Macton’dan tutun da benim Berlin’deki yeğenlerime kadar. Yeğenlerim buradaki fiyatlara şaşırdı. İçtenlikle söylüyorum “ burası Almanya’dan pahalı” diyorlar.    Öyle bir ülkede yaşıyoruz ki ne turisti ne de yerlisi memnun. Sonra sızlanıyor, şikayet ediyoruz. İşletmeciler; müşteriyi kazanmaya ya da müşteri memnuniyetine yönelik değil, kısa günün karına odaklanmışlar. Başıboşluk bitmediği, devletin, belediyelerin kendini hissttiremediği, vatandaşın hakkını savunamadığı yerde, bırakın sadece turizmi, orada hiçbir şey doğru gitmez…
Ekleme Tarihi: 21 Ağustos 2014 - Perşembe

Turizmi Kim Baltalıyor?

   Haberi iki ayrı gazetede okuyunca, iyice dikkatimi çekti. “ Bodrum sadece pahalılığıyla haber oluyor” başlıklı haber şöyle devam ediyor. Londra’dan tatil için Bodrum’a gelen İngiliz Andrew Macton; beş kişi birer balık birer biraya, bin 850 lira hesap vermiş. Sonra bir kafede oturup beş kişilik dondurmaya da 200 lira ödemiş. İngiliz turist; “ bu fiyatlar Londra’nın en lüks semtlerinden bile pahalı” diye sitemini dile getirmiş. Ve bir daha Bodrum’a gelmeyi düşünmeyeceğini ilave etmiş.

   Şimdi içinizden bazıları e orası Bodrum oraya giden bu fiyatlara razı olmalı diyebilir. Ancak Mersin koşullarında da fiyatlar epey yukarıda. Ramazan Bayramı’nda Berlin’den kız kardeşim ve yeğenlerim geldi. İki hafta onlarla birlikte, Erdemli’deki yazlığımızda kaldık ve ara ara yakın yerlere günübirlik gidiş- gelişler yaptık.

   Hemen söylemeliyim bayramda her yer dolu idi. İnanın yazlıklarda site içlerinde hatta dışarılarda bile park yeri bulmakta zorluk çektik. Gerek yuırtdışından gerek yurtiçinden insanlar akın akın gelmişlerdi.

   Turizm bölgeleri denince akla güzelliklerin yanı sıra, pahalılık, denetimsizlik ve çevre kirliliği gelir. Söz konusu derbederlik olunca, Mersin kendini hemen belli eder. Dünya güzeli, doğa harikası yerler, tarihi zenginlikler… Arabesk zihniyetin ve şark kurnazlığının kıskacında bir türlü istenilen konuma yükselemez. Bakımsızlık ve denetimsizlik hemen göze çarpar. Bir de buna değerli esnafımızın iş bilirliği eklenince, al sana “ ileri seviyede bir turizm anlayışı”.

   Şu esnafımız nasıl tanımlanır bilmiyorum. Hani gazeteler çoğu zaman yazar; esnaf kan ağlıyor ya da esnafın feryadı gibi başlıklar çıkar öne. Fakat belki de esnaf kardeşimiz daha iyisini hak etmiyordur. Kim bilir? Bir hafta aralıkla aynı dükkanda, aynı kişi sinek ilacına, iki ayrı fiyat çekti. Bir hafta önce dört liraya aldığım ilaca bu kez beş lira istedi. Uyardığımda “ kusura bakma abi seni hatırlamadım” dedi. Araba kiralayan kardeşimiz; günlüğü 60- 70 lira olan küçük Peoget 206’ ya yüz lira istedi. Yüz lira çok değil mi? İtirazım üzerine; “ abi müsaade et de şu iki ayda kazanalım nasıl olsa yılın on ayı yatıyoruz” diye karşılık verdi. Anlayacağınız turizm sezonunun kısalığının ceremesini yazlıkçılar çekmek zorunda. Değerli esnafımız iki ayda, on iki aylık ciro çekmeli ki zararını telafi etsin.

   Cennet- Cehennem yolu üzeri her yer sıkma- börekçi ve önlerinde değnekçiler buyur ediyor… Öyle ki dağ- taş börekçi dolmuş, birbirlerinin işlerini öldürüyorlar. Astım Mağarası merdiveni bana sanki gidiciymiş gibi geldi. Kanaatimce elden geçmesi gerekiyor. İçerideki aydınlatma ise yetersiz. Çıkıştaki sıkmacının işleri iyi e nede olsa tam mağaranın girişinde ve fiyatlarda ona göre. İki börek, iki sıkma, iki su, iki ayran, bir kola ve bir çay 27 lira. Ben “ bak kardeş turist işi olmasın“ dediğimde “abi canın sağ olsun sen 25 lira ver yeter “ dedi. Ardından tantunici isim vermeyeyim, güya Mersin’in en meşhuruymuş. Orada yedi tantuni, iki ayran, üç kola ve 58,5 lira hesap. Bayat malzeme, özensiz hizmet , lakayt davranışlar… Bir daha üste para verseniz gitmem. Asabım ve midem bozuldu.

   Künefecide fiyatlar; üç künefe, iki çay, beş küçük su 23,5 lira. Fiyatlar makul diyeceklere, bu şehirde 12 saat çalışana, 25 lira yövmiye veriliyor haberiniz olsun! Bir şey daha dikkatimi çekti. Adisyonlar buçuklu geliyor önünüze ki üstü bahşiş kalsın. Yani ayarlama müthiş. Tekne gezisin de ise gürültü ve kalitesizlik hakimdi. Ayrıca müşterinin doğrudan cebini hedef alan çabalar vardı.

   Bu arada Kızkalesi’ne ayrı bir parantez açmak lazım. Şehri idare edenlere sesleniyorum. Acaba oralardan hiç geçiyorlar mı? Mersin’in en gözde yeri ama maalesef işgal edilmiş. Bırakın plaja , denize inmeyi koskoca Kale’de araba koyacak yer bulamadık. Değnekçi istilasına uğramiş Kale’miz. Kale feth edilmiş duyan yok!

Normal şartlarda, normal vatandaşın, normalden kastım; şöyle asgari ücretli, emekli veya tek maaşlı arabasız bir insanın ; Mersin’in o güzelliklerinden istifade etmesi mümkün değil. Türkiye’de enflasyon yüzde 8-10 bandında seyrediyor diyenler. Ya para saymasını bilmiyor ya da iktidara yalakalık yapıyorlar. Avrupalılar bile bizim fiyatlara hayret ediyor. Bodrum’daki Mr. Macton’dan tutun da benim Berlin’deki yeğenlerime kadar. Yeğenlerim buradaki fiyatlara şaşırdı. İçtenlikle söylüyorum “ burası Almanya’dan pahalı” diyorlar.

   Öyle bir ülkede yaşıyoruz ki ne turisti ne de yerlisi memnun. Sonra sızlanıyor, şikayet ediyoruz. İşletmeciler; müşteriyi kazanmaya ya da müşteri memnuniyetine yönelik değil, kısa günün karına odaklanmışlar. Başıboşluk bitmediği, devletin, belediyelerin kendini hissttiremediği, vatandaşın hakkını savunamadığı yerde, bırakın sadece turizmi, orada hiçbir şey doğru gitmez…

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve inovatifhaber.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.