'Savunma sanayi bağımsızlığın mührüdür'     Gazeteler haberi ‘Türk S-400’ü ateşlendi’ diye duyurdu. Milli hava savunma füzesi ‘Siper’ başarıyla ateşlendi. Savunma sanayi ürünlerindeki milliliğin önemi S- 400 krizinde kendini iyice belli etti. Türkiye birçok açıdan tehdit altında ve hava savunma sistemlerine ihtiyaç duyuyor. Hava savunma sistemleri kademeli bir yapıdadır. Alçak irtifa, orta, yüksek irtifa diye sınıflandırılır… Yerli alçak ve orta menzilli hava savunma sistemlerinde başarılı ürünlere imza atıldı. Fakat uzun ve yüksek irtifada S-400 benzeri bir savunma füzemiz yoktu. İşte bu açık, Siper füzesi ile giderilmeye çalışılacak. Siper savunma füzesi geliştirme süreci devam ediyor. 2023’te de tsk envanterine girmeyi bekliyor.   Bir ülkenin bağımsızlığıyla milli savunma sanayisi arasında güçlü bağlar vardır. Genelde bağımsız olabilmek için ekonomik bağımsızlık öne çıkartılır. Doğrudur ekonomi de çok önemlidir ama tek başına yeterli değildir. İki ülkeden örnekler bunu teyit eder niteliktedir. Almanya örneğin, dünyanın dördüncü büyük ekonomisidir ama savunma konusunda bağımsız değildir ve ABD’ye bağımlıdır. Rusya örneğinde ise bir başka durum geçerlidir. Rusya sanıldığı kadar ekonomide güçlü bir ülke değildir. Ama savunma sanayisindeki gücü ve özgünlüğü nedeniyle, bir dünya süper gücü sayılmaktadır. Ekonomisi ABD’den hayli küçük olduğu halde,  ABD’ye kafa tutabilmektedir.   Türkiye son beş senedir daha atak bir dış politika izleyerek, sınır ötesi operasyonlarını arttırmıştır. Tüm bunlar savunma sanayisindeki dışa bağımlılığın azalmasıyla daha mümkün hale gelmiştir. Bilhassa Kıbrıs Savaşı’nda müttefik bildiğimiz Batı’nın tutumu, savunma sanayisinde yerli ve milli imkanlara yöneltmiştir ülkeyi. Denilebilir ki Türkiye, bu alandaki öncü kuruluşlarının temellerini 1974’te atmıştır.   Savunma Sanayi Başkanı İsmail Demir, başkanlığın 36. kuruluş yılı dolayısıyla değerlendirmelerde bulundu. Demir, Türk savunma sanayisinin ülke güvenliği için kara, hava, deniz ve uzay ile siber alanda çalışmalarını sürdürdüğünü ifade ederek, bunların yanında savunma sanayisinin ileri teknoloji konusundaki bilgi ve birikiminin sağlık, enerji ulaştırma gibi sivil alanlarda da çalışmalara önemli katkılar sunduğunu vurguladı. Görüldüğü gibi savunma sanayi sadece savunma sektörüyle sınırlı değildir ve ülke ekonomisine ve teknolojik atılımına destek vermektedir. Öyle ki bazı kalemlerde Türkiye, dünyanın önde gelen ülkeleri arasındadır.   Beş yıl öncesine kadar hiçbir hava savunma sistemi bulunmayan Türkiye, günümüzde Korkut, Sungur, Hisar-A+, Hisar O+ sistemlerini hizmete sunmuştur. Milgem’ler, amfibi gemiler, sismik araştırma gemisi ve çeşitli seviyede gemi ve botları yerli imkanlarla ürettik. Atak Faz -2 helikopter güvenlik güçlerinin gücüne güç kattı. Çeşitli menzil ve büyüklükte füzeler ile (Atmaca, Bora. TRLG) çağ atlandı. Yeni eklenen mühimmatlarla (MAM-C,MAM-L, TEBER, MAM-T, KGK, HGK, LGK) Siha’lar daha etkin hale getirildi.   2002’de sadece 62 savunma projesi üzerinde çalışılırken, bugün bu sayı 750 projeye çıkmıştır. Buradaki önemli husus, 750 projenin yarısının son beş yılda başlatıldığıdır. Fetö etkisinin önleyici gücünü anlatmak bakımından çarpıcı bir gerçektir proje sayıları. İstihdam sayısı, insan kaynağı sürekli artan sektörde, çeşitlilik, siber güvenlik, motor, test ve kalite sertifikasyon gibi spesifik alanlarda da atılımlar yapılarak, ihracat süreçlerinde de olumlu gelişmeler kaydedilmiştir.   Türk savunma sanayisinin hedefi, dışa bağımlılığı en kısa sürede bitirmektir. Dışa bağımlılığı bitirmek, milli muharip uçağın yapımı ile taçlanacaktır. Bu amaçla, ana yükleniciden, KOBİ’lere, firmalar, üniversiteler, araştırma merkezleri, teknoparklar ve enstitülerle savunma sanayi ailesi durmaksızın çalışmaktadır.